Geçtiğimiz cuma günü, ne hikmettir bilinmez ama, şeytan dedi ki; hadi şu belediye meclis  toplantısına git ufkun açılsın. İlçede ne var ne yok, neler olacak öğreniver.

Gittim, gitmez olaydım… Şeytana inanır da gidersen işte başına bunlar gelir. Yazsam olmaz, yazmazsam hiç olmaz. Mesleğe ihanet edersin diye diye oturdum bilgisayarın başına.

Toplantı, pek olağan dışı bir şey olmadan öylesine tıngır mıngır gidiyordu.

Gündem maddeleri birer birer görüşülüp karara bağlandı. Son maddeye gelindiğinde ise anormal bir durum ortaya çıktı.

Madde özetle şöyle; yeni yapılan ve kısa süre sonra faaliyete geçecek olan Konak Otel’in belediye tarafından işletilmesi için bazı prosedürlerin halledilmesi gerekiyor. Otelin, belediyeye ait şirkete sermaye olarak katmak üzere devredilmesi ve değer tespiti yapılması gerektiği, bunun için de belediye başkanı Mert Uygun’a yetki verilmesi konusu gündeme geldi.

Buraya kadar her şey normal seyrinde gitmekteydi.  Hatta bir ara kendi kendime hani geldin de ne oldu diye hayıflanıyordum ki… Maddenin onaylanmasına geçildi.

Eller kalktı. Başkan maddenin oy birliği ile kabul edildiğini söyledi…

Yahu öyle değil, diye müdahale etsem mi, hop yanlışlık var desem mi derken…

Yahu sana ne oluyor karışma diye kendime söylenirken benim gördüğümü başkan da görmüş olacak ki “Durun, oy birliği ile değil” deyiverdi.

“Oh” dedim. Hani bir söz vardır “Haksızlı karşısında susan dilsiz şeytandır.” İşte o söz aklıma geldi, bu yüzden müdahale etmek istedim.

Neyse ki başkan müdahale ederek, “Oy birliği değil oy çokluğu olarak kayda geçsin” dedi.

Şöyle bandı geriye sardım beynimde, muhalefet üyelerinin tamamı el kaldırmıştı. Çatlak, Millet İttifakı içindeydi.

Aha dedim şeytan beni boşuna dürtüklememiş. Millet İttifakı’nın içinde bir uyumsuzluk var. Şeytan, “Eee ben seni boşuna buraya getirmedim. Bu işin kaynağına inmek, ne olduğunu da bulmak senin işin. Eğer sıkışırsan ben yine yanına gelirim” deyip gitti.

Hadi bakalım dur durabilirsen. Ona danış, bununla konuş işin aslına indim.

Akıllarınca el kaldırmayarak başkanı hizaya getirmeye çalışmakmış olay benim anladığım kadarıyla. Onay vermeyen iki meclis üyesinden birinin derdi kapı, diğerinin ki suymuş.

Eh ne diyeyim; vatandaş elektrik, doğalgaz, su faturasını nasıl öderim derdine düşmüşken; siz bilmem neyinizin keyfine birilerini hizaya getirmenin peşine mi düştünüz?

Şahsi menfaatler ilçenin çıkarlarının önüne geçer mi?

Şahsi çıkar peşinde koşarak, insanları hizaya getirmeye kalkmak doğru mu? Bu hareket ittifaka yakışır mı?

O meclis, bu iki güzide üyeye boyun eğerse işte ozaman ben açarım bayramlık ağzımı…Kalın sağlıcakla.