Trafik kazası; 2 yaralı

Trafik kazası; 2 yaralı

40 avcı adayı sınavda ter döktü

40 avcı adayı sınavda ter döktü

Motosiklet çalarken suçüstü yakalandı

Motosiklet çalarken suçüstü yakalandı

Belediye personeline “Öfke Kontrolü” semineri

Belediye personeline “Öfke Kontrolü” semineri

Başarılı Başhekim Özgül’e Veda Yemeği

Başarılı Başhekim Özgül’e Veda Yemeği

SORUMLULUK SAHİBİ KİMSENİN FİİLLERİ-2
SORUMLULUK SAHİBİ KİMSENİN FİİLLERİ-2

Müftü Ertuğrul Akın’ın köşe yazısı

Sorumluluk sahibi olan kimselerin fiil ve davranışlarına ilmihal dilinde “ef’âl-i mükellefin” denilmektedir. Mükellef, kelime olarak “yükümlülük veya sorumluluk sahibi kişi” demektir. Dinî literatürde ise Allah’ın emir ve yasaklarına muhatap olan akıllı ve buluğ çağına ulaşmış Müslüman’ı ifade etmektedir. Mükellef olan kimsenin her yaptığının da dini bir karşılığı bulunmaktadır. Mükelleften yapması beklenen fiillerin bir kısmı kesin olarak emredilmiş hususlardan, bir kısmı da yapması tavsiye edilen davranışlardan oluşmaktadır. Başka bir kısmı da mükellefin yapmaması gereken davranışları ihtiva etmektedir.

Geçtiğimiz haftaki yazımızda mükellef kimsenin mutlaka yerine getirmesi gereken “farz” ve “vacip” ile yerine getirdiğinde hayatına güzellik katacak olan “sünnet” ve “müstehap” olan fiilleri açıklamıştık. Bu hafta da yapmaması gereken davranışlardan bahsedeceğiz. Ancak önce bu ikisi arasında kalan ve kişinin yapıp yapmama hususunda serbest bırakıldığı “mübah” tan bahsetmek gerekir.

Mübah: “Helâl” ve “caiz” sözcükleri ile eş anlamlı olarak kullanılan mübah, mükellefin yapıp yapmamakla serbest olduğu davranışlara denir.   Helâl olan şeyleri yiyip içmek, oturmak, yürümek, uyumak gibi davranışlar bu gruptadır.

Kural olarak bu davranışları yapan sevap kazanmayacağı gibi yapmayan da günah işlemiş olmaz. Bununla beraber mübahın iyi niyetle ve ibadet kastıyla işlenmesi halinde yapanın ecir ve mükâfat kazanacağı da ifade edilmektedir.

Diğer yandan bir fiilin mübah olması o fiilin sürekli ve ölçüsüz bir şekilde işlenmesinin veya terk edilmesinin de mübah olduğu anlamına gelmez. Mesela bir kimsenin istediği zamanda, helal olan bir yemeği yemesi mübah olmakla beraber, bu konuda ölçüsüz davranır, kendisine zarar verecek derecede aşırı bir şekilde yerse veya hayatını idame ettirecek kadar yemekten imtina ederse artık bu fiil mübah olmaktan çıkar ve günah olan fiiller arasında yerini alır.

Haram: Allahü Teâlâ’ın veya Rasülü’nün mükelleften yapmamasını kesin ve bağlayıcı bir şekilde istediği fiile denir. Haramlar Müslüman’ın tereddüt etmeden, kaçınması gereken hususları ihtiva etmektedir.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de masum insanları öldürmeyi, hırsızlık yapmayı, içki içmeyi, kumar oynamayı, zina etmeyi, faiz yemeyi, anne-babaya kötü davranmayı kesin bir dille yasaklamıştır. Bu yüzden söz konusu davranışlar haramdır ve bu davranışlardan şiddetle kaçınmak gerekir.

Bahsi geçen hususların haram olduğunu kabul ettiği halde nefsini kontrol altına alamayıp bunları yapan kimse günahkâr olup azaba müstehak olur. Haramlardan kaçınan da sevap kazanır, mükâfata mazhar olur. Açıkça yasaklanarak haram kılınmış bir şeyi helâl sayan ise dinden çıkmış olur. Mesela bir kimse “Allah içkiyi haram kılmıştır, kumarı yasaklamıştır. Ben bunların haram olduğunu biliyorum ve kabul ediyorum. Ancak nefsimi kontrol edemiyorum. Alışkanlığımdan vazgeçemiyorum. Bu fiilleri işlemeye devam ediyorum” derse günah işlemiş olur. Ancak “bu zamanda içki haram mı olur muş, kumar karşılıklı rızayla oynanıyor niye haram olsun, ben bunların haram olduğunu kabul etmiyorum” derse Allah korusun imanını kaybetmiş olur.

Mekruh: Mekruh sözlükte “sevilmeyen, nahoş görülen şey” anlamına gelir. İlmihal dilinde ise delil yönünden haram kadar kesin olmamakla beraber, yapılmaması istenen fiillere denir. İki grupta değerlendirilmektedir.

a-Tahrîmen Mekruh: Harama yakın olan mekruh demektir. Vacip olan bir işi terk etmek tahrîmen mekruh olur. Mesela vacip olan namazları veya namazın vaciplerini terk etmek, Ramazan bayramının birinci günü ve Kurban bayramının dört günü oruç tutmak tahrîmen mekruhtur. Tahrîmen mekruh bir fiili işlemek cezayı gerektirir. Ancak haramdaki gibi inkâr eden dinden çıkmış olmaz.

a-Tenzîhen Mekruh: Helale yakın olan mekruh demektir. Müstehap ve mendup olan davranışları terk etmek tenzîhen mekruhtur. İkindi namazından sonra güneşin batmasından önce nafile namaz kılmak, soğan, sarımsak yiyerek camiye gitmek tenzîhen mekruha örnek teşkil edecek davranışlardandır.

Bu çeşit mekruhu yapmak herhangi bir cezayı ve kınamayı gerektirmemekle birlikte, yapılması evla ve faziletli olan davranışın terki anlamına gelmektedir. Mekruhlardan kaçınmak, Peygamber Efendimiz’in önerilerini, güzel ahlak ve yaşayışını, İslam toplumlarının ortak kültürünü, tecrübe birikimini ve ahlaki değerlerini izleyebilmek açısından önem arz etmektedir.

Müfsid: Başlanmış olan bir ibadeti bozan veya bir muameleyi sakatlayan davranışa denir. Namaz kılarken konuşmak, gülmek namazı bozduğu gibi, oruç tutarken yiyip içmek de orucu bozan davranışlar arasındadır. Dolayısıyla ibadetlerimizin sahih, geçerli ve makbul olabilmesi için onları bozacak davranışları bilmek ve kaçınmak gerekmektedir.

Görüldüğü üzere mükellef olarak isimlendirilen sorumluluk sahibi insanın, yapmış olduğu her davranışın dinen bir karşılığı bulunmaktadır. Emredilen farz ve vacibi yerine getirmek, emir ve tavsiye edilen sünnet ve müstehabı uygulamak, yasaklanmış olan haram ve mekruh davranışlardan kaçınmak gerekmektedir.

Allah’ın mü’min kullarına emrettiği, yapmalarını istediği fiiller onların hem dünyalarını hem de ahiretlerini güzelleştirecek davranışlardır. Yasakladığı, haram kıldığı şeyler de onları hem dünyada hem de ahirette mutsuz edecek davranışlardır. Zira haramlarda geçici hazlar olabilir. Ancak hiçbir haram insanlara kalıcı mutluluk getirmez. Haram olan davranışları yapanlar bu dünyada bedbaht oldukları gibi ahiret gününde de hüsrana uğrayacaklardır.

Hata etmek, günah işlemek insan olmaktan kaynaklanan bir özelliktir. İnsanların Allah’ın emirlerini yerine getirmemekten veya yasakladıklarını yapmaktan kaynaklı günahları olabilir. Önemli olan hatada ve günahta ısrar etmemektir. Hatanın farkına varıp bundan bir an önce vazgeçmek, pişmanlık duyarak tevbe etmek gerekmektedir. Böyle yapanlara Allah (cc) rahmetiyle muamele edecek ve onları bağışlayacaktır.

  • Etiketler
  • Yorumla
Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.
Fotoğraf Albümleri
Video Galerileri
Üye Girişi
  • Kullanıcı Adınız
  • Şifreniz